Emek
Giriş Tarihi : 27-02-2021 23:28   Güncelleme : 27-02-2021 23:28

GÜNÜMÜZDE UZAKTAN ÇALIŞMA MEVZUATI

İşçi, ürettiği ürün veya sağladığı hizmetin satışından elde edilen geliri değil, o gelire el koyan işverenin kendisine verdiği ücreti almaktadır.

GÜNÜMÜZDE UZAKTAN ÇALIŞMA MEVZUATI

Türkiye’de giderek daha fazla işçi, uzaktan çalışma veya eve-iş-verme sistemi içinde çalışmaktadır. Bu işçilerin bir bölümü, geleneksel sanayi üretiminin tamamlayıcı işlerini yapmaktadır. Bir bölümü ise, internet kullanarak evden (uzaktan) iş yapan vasıflı ve genellikle beyaz yakalı işçilerdir.

Bu konumdaki kişiler geçmişte işçi sayılmazdı; “istisna akdi”yle çalıştıkları kabul edilirdi. Ancak önce Türk Borçlar Kanunu’nda, ardından da İş Kanunu’nda getirilen düzenlemelerle bu kişiler işçi statüsüne geçirildi; fakat bu biçimde çalışan işçiler günümüzde kadar ciddi bir örgütlenme gerçekleştirmediler.

11.1.2011 gün ve 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununda “evde hizmet sözleşmesi” aşağıdaki biçimde düzenlendi:

A.Tanımı ve çalışma koşulları

I. Tanımı

MADDE 461- Evde hizmet sözleşmesi, işverenin verdiği işi, işçinin kendi evinde veya belirleyeceği başka bir yerde, bizzat veya aile bireyleriyle birlikte bir ücret karşılığında görmeyi üstlendiği sözleşmedir.

II. Çalışma koşullarının bildirilmesi

MADDE 462- İşveren, işçiye her yeni iş verişinde genel çalışma koşulları dışında kalan ve o işe özgü özellikleri bildirir; gerekiyorsa işçi tarafından sağlanacak malzemeyi, bu malzemenin sağlanması için kendisine ne miktarda ödemede bulunacağını ve iş için ödeyeceği ücreti de işçiye yazılı olarak bildirir.

İşin verilmesinden önce malzeme için ödenecek bedel ve iş için ödenecek ücret yazıyla bildirilmemişse, bu işlerde uygulanan alışılmış bedel ve ücret ödenir.

III. İşçinin özel borçları

1. İşin yapılması

MADDE 463- İşçi, işe zamanında başlamak, işi kararlaştırılan zamanda bitirmek ve çalışmanın sonucunu işverene teslim etmekle yükümlüdür.

İş, işçinin kusuruyla ayıplı olarak görülmüşse işçi, giderilmesi mümkün olan ayıpları, masrafı kendisine ait olmak üzere gidermek zorundadır.

2. Malzeme ve iş araçları

MADDE 464¬- Malzeme ve iş araçları işveren tarafından sağlanmışsa, işçi bunları gereken özeni göstererek kullanmak, bundan dolayı hesap vermek, ayrıca kalan malzeme ile iş araçlarını da işverene teslim etmekle yükümlüdür.

İşçi işi görürken, kendisine teslim edilen malzemenin veya iş araçlarının bozuk olduğunu belirlerse, durumu hemen işverene bildirir ve işe devam etmeden önce, onun talimatını bekler.

İşçi, kendisine teslim edilen malzeme veya iş araçlarını kendi kusuruyla kullanılmaz hâle getirirse, işverene karşı onun kullanılmaz hâle geldiği gündeki rayiç bedeli kadar sorumludur.

IV. İşverenin özel borçları

1. Ürünün kabulü

MADDE 465- İşveren, işçinin üreterek teslim ettiği ürünü inceler; varsa bulduğu ayıpları teslimden başlayarak bir hafta içinde işçiye bildirir. Süresinde bildirim yapılmamışsa, ürün mevcut durumuyla kabul edilmiş sayılır.

2. Ücret

a. Ödenmesi

MADDE 466- Yapılan işin ücreti, işçi, işveren tarafından aralıksız olarak çalıştırıldığı takdirde, onbeş günde bir veya işçinin rızasıyla ayda bir; aralıklı olarak çalıştırıldığı takdirde, ürünün her tesliminde ödenir.

Her ücret ödenmesinde işçiye, bir hesap özeti verilir. Hesap özetinde, varsa kesintilerin miktarı ve sebebi de gösterilir.

22.5.2003 gün ve 4857 sayılı İş Kanununda 6.5.2016 gün yapılan değişiklikle, 14. maddeye aşağıdaki fıkralar eklendi:

“Uzaktan çalışma; işçinin, işveren tarafından oluşturulan iş organizasyonu kapsamında iş görme edimini evinde ya da teknolojik iletişim araçları ile işyeri dışında yerine getirmesi esasına dayalı ve yazılı olarak kurulan iş ilişkisidir.

“Dördüncü fıkraya göre yapılacak iş sözleşmesinde; işin tanımı, yapılma şekli, işin süresi ve yeri, ücret ve ücretin ödenmesine ilişkin hususlar, işveren tarafından sağlanan ekipman ve bunların korunmasına ilişkin yükümlülükler, işverenin işçiyle iletişim kurması ile genel ve özel çalışma şartlarına ilişkin hükümler yer alır.

“Uzaktan çalışmada işçiler, esaslı neden olmadıkça salt iş sözleşmesinin niteliğinden ötürü emsal işçiye göre farklı işleme tabi tutulamaz. İşveren, uzaktan çalışma ilişkisiyle iş verdiği çalışanın yaptığı işin niteliğini dikkate alarak iş sağlığı ve güvenliği önlemleri hususunda çalışanı bilgilendirmek, gerekli eğitimi vermek, sağlık gözetimini sağlamak ve sağladığı ekipmanla ilgili gerekli iş güvenliği tedbirlerini almakla yükümlüdür.

“Uzaktan çalışmanın usul ve esasları, işin niteliği dikkate alınarak hangi işlerde uzaktan çalışmanın yapılamayacağı, verilerin korunması ve paylaşılmasına ilişkin işletme kurallarının uygulanması ile diğer hususlar Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı tarafından çıkarılan yönetmelikle belirlenir.”

İŞÇİNİN SINIFI DEĞİŞİR Mİ?

Bu durumda “uzaktan çalışma” iki alt başlıkta incelenebilir.

Birincisi, geleneksel eve-iş-verme sistemidir. Bu ilişkide mavi yakalı işçilerin fabrikada veya atölyede yaptıkları iş, evlere taşınmaktadır. 1990’lı yıllardan itibaren fason üretim ve taşeronluk epeyce yaygınlaştı. Ancak eve-iş-verme uygulamasının çok yaygınlaştığını söylemek mümkün değildir. Özellikle yabancı kaçak işçiliğin yaygınlaştığı koşullarda, eve-iş-verme sistemi yerine kaçak (ve özellikle yabancı) işçilerin çalıştırıldığı merdiven altı işletmeler işverenler açısından daha “rasyonel” gözükmektedir.

Uzaktan çalışmanın teknolojik gelişmeyle ve derinleşen ekonomik kriz ve covid-19 salgını koşullarında yaygınlaştığı ikinci alan, beyaz yakalı işçiler ve hizmetler sektörünün bazı bölümleridir. Bankalar ve sigorta şirketlerinin çalışanları, işletmelerin büro personeli bu süreçten en fazla etkilenen kesimdir.

Uzaktan çalışmanın her iki biçiminde de işçinin sınıfsal konumunda bir değişiklik söz konusu değildir. İşçi, evinde kendine ait tezgahta bir halı dokusa veya kazak örse de, işyerinden getirilen bazı parçaları birleştirse de, bilgisayarında büro görevlerini yerine getirse de, vb. işgücünü satan ve işgücünün satışından elde ettiği ücretle geçimini sağlayan insan konumundadır. Kişinin bu süreçte kullandığı aletin veya bilgisayarın mülkiyetinin kendisine ait olması, işgücü satışı ve elde edilen ücretle yaşamını sürdürme özelliğini değiştirmez. İşçi, ürettiği ürün veya sağladığı hizmetin satışından elde edilen geliri değil, o gelire el koyan işverenin kendisine verdiği ücreti almaktadır. Evde kullanılan basit alet veya makinelerin mülkiyetinin kime ait olduğu önemli değildir.

Uzaktan çalışmanın sınıf bilincinin gelişmesi üzerindeki etkisi olumsuzdur. Aynı işyerini paylaşan ve benzer sorunlar yaşayan insanlar, ortak tepkiler geliştirebilir. Uzaktan çalışma bu süreci engeller. Ancak gelişmiş sosyal medya erişimi, bu eksikliğin giderilmesinde işe yaramaktadır. Bunun en ilginç örneklerinden biri, ataması yapılmayan öğretmenlerin oluşturdukları iletişim ağıdır (AYÖP). Uzaktan çalışmanın yol açtığı sorunlar yaşandıkça, benzer girişimlerin gelişmesi kaçınılmazdır.

UZAKTAN ÇALIŞMANIN YARARLARI VE SAKINCALARI

Eve-iş-verme biçimindeki uzaktan çalışmada günümüzde önemli bir artış söz konusu değildir. Gündemde olan, internet kullanımı sayesinde hızla yaygınlaşmış olan ikinci biçimdir. Ancak bu uygulama da yeni değildir. 20-25 yıl önce, İsveç merkezli ulusötesi şirketlerin muhasebe işlemlerinin Hindistan’da yapıldığı, İsviçre’deki bankaların gece bekçiliği işini Kuzey Afrika’da yaşayan ve Fransızca bilen kişilerin uzaktan üstlendiği bilinmektedir.

Uzaktan çalışma ilk başlarda birçok büro işçisi veya beyaz yakalı işçi açısından çekici geldi. Yolda harcanan zamandan kurtuluş, giyim-kuşam zorunluluğunun kalkması, evde bulunulan süre içinde ev işlerinin de yapılabilmesi, covid-19 salgını sürecinde uzaktan eğitime zorlanan çocuklara bakılabilmesi ve benzeri nedenlerle, uzaktan çalışma tercih edilebilir bir uygulama gibi gözüktü.

Ancak uzaktan çalışmanın olumsuzlukları zaman içinde daha belirgin olmaya başladı. Uzun çalışma süreleri, fazla çalışma ücretinin ödenmemesi, kişinin özel mekanının işverenin kamerasıyla kontrol altına alınması, evde bulunulan sürede internet, elektrik, su ve yakıt gibi giderlerin işçi tarafından üstlenilmesi, işyerinde bulunulduğunda yararlanılan bazı haklardan (yemek, çay, vb.) mahrum kalınması, iş kazası ve meslek hastalığı konusundaki belirsizlikler ön plana çıkmaya başladı. Evde kullanılan bilgisayarın şirketin merkezi sistemine bağlanmasının, işverene, kişinin özel yaşamına ilişkin birçok belgeye erişme olanağı sağlaması da önemli bir sorun oluşturdu. İşçinin çalıştığı ortamın işçi sağlığına ilişkin mevzuata uygun olarak düzenlenmesi sorumluluğunun işçiye verilmesi de sorun yarattı.

Evden çalışmaya geçilen bir işyerinde 2020 yılı Nisan ayında işçilere imzalatılan belgede şöyle deniyordu: “Koronavirüs salgını sebebi ile haftanın Salı ve Perşembe günleri uzaktan/evden çalışarak, uzaktan/evden çalıştığım süreç boyunca, ülke çapında alınan tüm tedbirlere uyacağımı beyan etmekle, bu çalışma süresi içerisinde meydana gelebilecek kaza sayılsın ya da sayılmasın şahsıma ait oluşabilecek tüm tıbbi, fiziksel sorumlulukların yalnızca tarafıma ait olduğunu, uzaktan/evden çalışmam süresince mesai saatlerinde çalışmalara uyacağımı beyan ederim. …. Şirketi’nin bu süreçte şahsımla alakalı herhangi bir sorumluluğu olmadığını kabul ederim.”

2021 yılı Ocak ayında bir işçinin imzaladığı bireysel iş sözleşmesinde de şu hüküm yer almaktadır: “İşçinin ikametgah adresinde meydana gelebilecek kazalardan hiçbir gerekçe ile işveren sorumlu tutulamaz. İşçinin ikametgah adresinde gerekli iş güvenliği tedbirlerini almaktan işçi sorumludur.”

Uzaktan çalışma uygulamasında meydana gelebilecek iş kazaları (elektrik çarpması, yangın, ergonomik olmayan çalışma ortamının sakıncaları, vb.) birçok davanın açılmasına neden olacaktır.

20.6.2012 gün ve 6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu, iş kazası ve işyeri kavramlarını şöyle tanımlamaktadır (M.3):

“g) İş kazası: İşyerinde veya işin yürütümü nedeniyle meydana gelen, ölüme sebebiyet veren veya vücut bütünlüğünü ruhen ya da bedenen engelli hâle getiren olayı,

“h) İşyeri: Mal veya hizmet üretmek amacıyla maddi olan ve olmayan unsurlar ile çalışanın birlikte örgütlendiği, işverenin işyerinde ürettiği mal veya hizmet ile nitelik yönünden bağlılığı bulunan ve aynı yönetim altında örgütlenen işyerine bağlı yerler ile dinlenme, çocuk emzirme, yemek, uyku, yıkanma, muayene ve bakım, beden ve mesleki eğitim yerleri ve avlu gibi diğer eklentiler ve araçları da içeren organizasyonu,”

Çalışma mevzuatımızda uzaktan çalışma sürecinde ortaya çıkabilecek sorunlara ilişkin düzenlemeler çok yetersizdir. İşverenler açısından önemli maliyet tasarrufu sağlayacağı umuduyla bir ölçüde yaygınlaştırılacak bu uygulama, özellikle iş kazası ve benzeri ek maliyetler nedeniyle, pek de çekici olmayacaktır.

Tüm bu nedenlere bağlı olarak, beyaz yakalı işçiler arasında, covid-19 salgını koşullarında yeni teknolojik olanak kullanılarak bir ölçüde yaygınlaşan uzaktan çalışma uygulamasının, 19 milyonu aşan işçi sınıfının yapısında çok önemli değişikliklere yol açacağı kanısında değilim. Ancak bu noktada işçi sendikalarına büyük görev düşmektedir. Bu konuda gerek kendi üyelerinin, gerek sendikasız milyonlarca işçinin duyarlı hale getirilmesi ve haklarının farkında olmalarının sağlanması son derece önemlidir.

YİLDİRİMKOC.COM.TR

Yıldırım Koç

Bahtiyar BodurBahtiyar Bodur

Genel Yayın Yönetmeni